-
1 beaucoup
1 énormément çok [ʧok]◊Je l'aime beaucoup. — Onu çok seviyorum.
◊Il pleut beaucoup. — Çok yağmur yağıyor.
◊C'est beaucoup mieux. — Çok daha iyi.
2 beaucoup de çok sayıda3 nombreuses personnes, choses çokçası◊Beaucoup sont venus. — Çokçası geldi.
-
2 boulot
-
3 travail
n m (pl travaux)1 production çalışma, iş, emek [e'mec]2 tâche iş [iʃ]3 manière de travailler iş [iʃ]◊C'est du bon travail. — Bu iş iyi yapılmış.
4 emploi mesleki çalışma5 écon iş alanları6 les travaux çalışmalar, onarım7 doğum sancıları◊Le travail a commencé. — Doğum sancıları başladı.
-
4 submerger
v t1 recouvrir d'eau sular altında bırakmak◊Les inondations ont submergé le pays. — Su baskınları ülkeyi sular altında bıraktı.
2 être submergé de travail çok fazla işi olmak3 donner trop -(y)e boğmak -
5 moins
I1 daha az◊Il souffre moins. — Daha az acı çekiyor.
◊Il est moins grand que toi. — Senden daha az büyük.
◊Il a moins de travail en ce moment. — Şu anda daha az işi var
◊C'est la moins chère de toutes. — Hepsinden daha az pahalı.
2 les moins de 18 ans 18 yaşından küçükler◊Interdit aux moins de 18 ans. — 18 yaşından küçüklere yasak.
3 de moins daha az4 au moins en az◊Il mesure au moins deux mètres. — O en az iki metre boyunda.
◊Tu pourrais au moins faire ça. — Hiç olmazsa bunu yapabilirsin.
5 du moins en azından◊Il est très riche, du moins c'est ce qu'il dit. — Çok zengin, en azından öyle söylüyor.
II1 dans une soustraction eksi [ec'si]2 devant un nombre eksi [ec'si]◊Il fait moins cinq (degrés). — Isı eksi beş derece
См. также в других словарях:
işi başından aşmak (veya aşkın olmak) — pek çok işi olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
olmak — nsz, ur 1) Meydana gelmek, varlık kazanmak, vuku bulmak En şiddetli münakaşa, kumpanyanın ismi için oldu. S. F. Abasıyanık 2) Gerçekleşmek veya yapılmak 3) Bir görev, makam, san veya nitelik kazanmak Okumak, eczacı olmak bu sayılı inatlarından… … Çağatay Osmanlı Sözlük
zengin olmak — çok mal ve para edinmek En nihayet işi sigortacılığa dökerek bu yüzden hayli zengin olmuştu. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
başından aşkın olmak — (birinin işi) işi pek çok olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
iş — is. 1) Bir sonuç elde etmek, herhangi bir şey ortaya koymak için güç harcayarak yapılan etkinlik, çalışma İş bittikten sonra denize karşı sigara içilir. S. F. Abasıyanık 2) Bir değer yaratan emek 3) Birinden istenen hizmet veya birine verilen… … Çağatay Osmanlı Sözlük
dökülmek — nsz 1) Dökme işi yapılmak veya dökme işine konu olmak Tepesinden saçları bir hayli dökülmüştü. S. F. Abasıyanık 2) Kumaş dökümlü olmak 3) Bir işi, bir konuyu ele alış biçiminde değişiklik olmak 4) e Düşmek Bizim motor ikiye bölünüp suya… … Çağatay Osmanlı Sözlük
karışmak — e 1) İki veya ikiden çok şey bir araya gelip birbirinin içinde dağılmak, birbirinin içine girmek Araba sallana sallana içim bağrım birbirine karıştı. H. R. Gürpınar 2) Düzensiz, dağınık olmak Yanıma her tarafı titreyerek sapsarı, sakal bıyığa… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yakmak — 1. nsz, ar Kına, yakı vb.ni koymak, sürmek Kına yakmak. Yakı yakmak. 2. i, ar 1) Yanmasını sağlamak veya yanmasına yol açmak, tutuşturmak Kendi sigarası için yaktığı kibriti bana uzattı. F. R. Atay 2) Ateşle yok etmek Çöpleri yakmak. 3) Işık… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yanmak — nsz, ar 1) Birleşiminde karbon bulunan maddeler, ısı ve ışık yayarak kül durumuna geçip yok olmak Yanan ormanların yerine yeni orman yetiştirilir... Anayasa 2) Ateş durumuna geçmek, tutuşmak Kömür yandı. Ocaktaki odun yandı. 3) Isı, ışık veren… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kesilmek — nsz 1) Kesme işi yapılmak 2) Bitkin duruma gelmek, gücü, takati kalmamak, çok yorulmak Sonunda elleri, ayakları yorgunluktan kesilerek uzanıyorlardı yattıkları hasırlara. N. Cumalı 3) Gibi olmak, benzemek, dönmek Senelerden beri hizmetçinin,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yapmak — i, ar 1) Ortaya koymak, gerçekleştirmek, oluşturmak, meydana getirmek Her görevi ayrım gözetmeden aynı titizlikle yapmak başarının sırrıdır. Ç. Altan 2) nsz Olmasına yol açmak Durgun sular sıtma yapar. 3) nsz Yol almak 4) Onarmak, tamir etmek… … Çağatay Osmanlı Sözlük